Politika

‘Bana Amy De’: Çocukluğu olmayan yıldız sahnede


H. AYHAN TİNİN / Sanat da var / Tiyatro      

[email protected]

Benim gibi şarkı söyleyen birini duysaydım, hemen albümünü satın alırdım.”

Kendine hayran olmakta haklıydı.

Müthiş bir gırtlak, sofistike sözler…

Cazın en etkileyici hali… Işıklar altında bir hayat.

Ama iyi değildi.

Bir röportajında söylüyordu bunu: “İyi değilim. Yalnızca müzik yapmak, üretmek istiyorum o kadar.”

Çok hızlı üne kavuştu.

Çevresi hızla ondan faydalanmaya çalışanlarca çevrildi.

Para akıyordu her yerinden…

Müziği, sözleri, skandalları, kendine özgü giyimi, içki ve uyuşturucuya düşkünlüğün getirdiği sekiz sütuna manşet haberler…

Her şey birkaç bin daha fazla konser biletine dönüşüyordu.

Hayatının asalakları; babası, arkadaşları hem böyle olsun hem de olmasın istiyorlardı.

Böyle olsun istiyorlardı. Çünkü bunlar Amy’yi acımasızca ‘acınası‘ bir yıldız yapıyordu. Çünkü hüzünlü hikayeler hep daha çok satıyor, daha çok para getiriyordu.

Böyle olmasın istiyorlardı. Çünkü böyle devam ederse ölecekti.

Amy Winehouse ise geçeceğini zannediyordu. Hatta kendisi ile yapılan söyleşilerde; on yıl sonra üç çocuğu ve kocasıyla, yalnızca müzik üreteceği bir hayalinden bahsediyordu.

Yalnızca bir hayal olarak kaldı.

Her şeyi birden yapmak istiyor, hayat onu kusuyordu.

Geçecek sanıyordu. Bazen geçecek zannederdi insan, ama geçmezdi.

Hayat adildi. Bir şey veriyor karşılığında bir şey alıyordu.

Verdiği ne kadar görkemliyse aldığı da o kadar büyük oluyordu.

Müziği ve şarkılarını seviyor, konserlerden nefret ediyordu. Belgrad’da sahnede sustuğu, bu nefretiydi belki…

Belki de o gün sahnede ölmüştü.

Amy Winehouse. Sevilmek için sevişen, yalnızca şarkı yapmayı seven küçük kadın… Hala 27 yaşında…

Parasını verdikten sonra benim yerime yaşayıp ölecek biri…” diyecek kadar, hayatında neyi istemediğini, neyi istediğini bilen fakat bir türlü gerçekleştiremeyen Amy Winehouse’un hayatı sahnede…

Bir uyarlama oyun değil.

Yönetmen Kemal Başar ve yazar Kosta Kortidis işbirliğinde Türkçe yazılmış bir metinden, dünya sahnelerine taşınacak bir prodüksiyon…

Prömiyerini 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yapan oyun, İstanbul sahnelerinde yolculuğuna başlamasının ardından dünya turnelerine de açılmaya hazırlanıyor.

Yönetmen Kemal Başar gençlere ağırlık veren bir kadroyla yola çıkmış. Yönetmen işçiliği oyunun her tablosunda varlığını hissettiriyor.

Özellikle Amy ile seyircinin ilişkisinin üst noktaya taşındığı bölüm (ne olduğunu sürprizi bozmamak için yazmıyoruz) çok iyi düşünülmüş.

Oyuncular; Cansu Tekoluk ve Zeynep Yaylıcıoğlu, deneyimli isim Kaan Erkam ve üçüncü nesil tiyatrocu Kaan Alp Başar metnin ve rejinin hakkını veren bir performansla sahnede oyunu savunuyorlar.

Koreograf Dilara Çakmak güçlü sembollere sahip modern dans uygulamasıyla, seyircinin Amy Winehouse’un iç dünyasına girmesini kolaylaştırıyor.

Özellikle müzikalitesi yüksek oyunlarda, tiyatroların karşısına çıkan akustiği yetersiz salonlar burada da yönetmenin ve oyuncuların işini zorlaştırmış.

Ancak yönetmen Kemal Başar’ın özel tiyatroda, gençlerle altına imzasını attığı iş, azımsanmayacak bir cesaret örneği…

Prömiyerde yaptığı konuşma ise bu köşede başka bir yazının konusu olacak derinlikte.

Tiyatro seyircisi için sezonun yüz akı işlerinden olacak  ‘Amy Winehouse‘ oyunu izlenmeyi ve alkışlanmayı hak ediyor.


Apsny News

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu