Politika

‘Depremden sonra mahallemiz verimli toprak olacak, çünkü altında biz yatacağız’


CANAN COŞKUN

[email protected]

@canancoskun

Her şey apartmanın Whatsapp grubuna gelen bir videoyla başladı. Bir komşumuz, apartmanın bodrum katına inip binanın halini kameraya almıştı. Deniz kabuklarının olduğu kum gibi dağılan kolonlar, tesisat geçirildiği için zarar gören kirişler. Kolondaki demir korozyondan öyle dağılıyor ki videodaki ses “Bu tahta mı” diye soruyordu.

Maraş depremlerinden sonraki katliama kahrolurken deprem bilimcilerin de eli kulağında demesi sebebiyle beklenen İstanbul depremi daha büyük bir korku yarattı. Gördüklerimiz başımıza geleceklerin fragmanıydı.

Bu korkuyu gören İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanı Özlem Tut, Twitter hesabından İstanbulluların binalarının deprem güvenliğini merak ettiğini ve binlerce başvuru aldıklarını duyurdu. Tut, üç yıldır İstanbul genelinde hızlı tarama yöntemiyle binaların deprem güvenlik oranını tespit ettiklerini, bugüne kadar 107 bin 36 binayı ziyaret ettiklerini, ancak 29 bin 287 bina sahibinin incelemeye izin verdiğini belirtti. Bina tespiti için de doldurulması gereken formu tweet’e eklemişti. 

‘Bütün korkular geri geldi’

Tam burada filmi bir yıl önceye sarıyorum. Özlem Tut ve İBB Kentsel Dönüşüm Şube Müdürü Murat Yün, geçen yıl ocakta gazetecilerle bir araya geldi. Beklenen İstanbul depremiyle ilgili sorular sorulurken, anlatılanlar depremden sonrayla ilgiliydi. Depremden önce büyük can kayıpları yaşanmasın diye alınabilecek tek tedbir binaların dönüştürülmesiydi. Bu da belediyenin tek başına altına girebileceği bir yük değildi. Onlar da kalan sağlarla yola nasıl devam edileceğini hesaplamışlardı. 

1999 Gölcük depremine İstanbul’da afete dayanıksız bir evde ailemle yakalanmıştım. Bina yıkılmamıştı ama kolon ve kirişler çatladığı için başka bir eve taşınmıştık. Şu an yaşadığım yerin bodrumunu gösteren görüntülerden sonra 24 yıl önceki bütün korkular geri geldi. Uykusuz geceler, alelacele alınan duşlar, deprem anında kilit sıkışmasın diye kapıyı kilitleyememe, evde yaşam üçgeni arama…

‘Bu tahta mı’

Maraş depreminden sonra afet bölgesine gidemeyen bir muhabir olarak evde haberleri izleyip masa başından haber hazırladım. Evde çalışmaya devam ederken komşumdan bir mesaj geldi. Şöyle diyordu: “Binanın durumuyla ilgili konuşayım mı konuşmayayım mı?” Durumun iç açıcı olmadığı belliydi. Mesajın üzerine gelen video insanı çıldırtacak cinstendi. Kolon parça parça dağılıyor, içinden deniz kabuğu çıkıyordu. Hele inşaat demiri… Komşum videoyu çekerken elinde darmadağın olan demir için “Bu tahta mı” diye soruyordu. Kolon ömrünü tamamlamıştı. Sokaktaki binalar bitişik nizam olmasa yaşadığımız yapının ayakta durması zor gibi görünüyordu. Daha da kötüsü bu krizde kiralık evi nasıl bulacaktım? 

Yaşadığım mahalledeki emlakçıya muhitte depreme dayanıklı kiralık ev olup olmadığını sormakla başladım ev arayışına. Emlakçının cevabı “Acıbadem’de bir tane ev var aslında ama kirası daha belli değil” oldu. Bunun nedeninin olası depremden dolayı ev arayanların sayısının artması ve piyasanın kızışması olup olmadığını sordum. Emlakçı kollarını yana açarak yapabileceği bir şey olmadığını anlattı. 

‘Verimli topraklar haline gelecek’

Eşyaları toparlayıp çıkmaktan başka çare yoktu. Emlakçıdan hüsranla çıkıp koruyucu ambalaj malzemesi almak için yanındaki nalbura girdim. Oradaki sohbet daha da sarsıcıydı. Mahalledeki binaların çoğunun çok eski yapı olduğu söyleyen nalburun sahibi, binaları depreme dayanıklı olarak dönüştürmenin imkansız olduğunu söylüyordu. Ne belediye ne de mülk sahipleri bu işe yanaştığı için dönüşümün ancak deprem olduktan sonra olacağı konuşuldu. Nalburun sahibi “İstanbul depreminden sonra mahallemiz verimli topraklar haline gelecek” dedi. Neden böyle dediğini sorduğumda “Çünkü toprağın altında biz yatıyor olacağız” dedi. 

Mahallede kentsel bir dönüşümün mümkün olamamasının sebebi bu işin mülk sahiplerine bırakılmış olması. Müteahhitler da kar elde edemeyecekleri için proje geliştirmiyor. Bu çözümsüzlük karşısında kiracılar çürük evlerde yaşamaya devam ediyor. Hatta bu evlere çok yüksek kiralar ödeniyor. Eşyalarımı taşıdığım günlerde ev sahibi emlakçıyı arayıp dairesini kiraya vermek istediğini söylemişti.

Muhtar tutmak istedi

Mahallede hangi sakin ve esnafla olası depremi konuşsanız konu çürük binalara geliyor. Eşya toplamak için eve gittiğim zamanlarda emlakçıya da gittim bir ümit ev bulurum diye. Rasimpaşa Mahallesi muhtarı Sultan Aksu da oradaydı. Bina çürük olduğu için taşındığımı söylediğimde hangi sokakta yaşadığımı sordu. Peşinden gelen soruysa kaçıncı katta olduğumdu. Üst kat olduğunu duyunca “O zaman ben tutayım orayı” dedi. Sultan Aksu, muhtarlık yaptığı mahallede yaşadığı bina riskli olduğu için ev arıyor, ancak uçuk kira bedelleri nedeniyle bulamıyor. Başka bir çürük binaya taşınmayı göze alması çaresizlikten, çünkü 1999 depreminden sonra yapılmış bina sayısı az, geriye kalan çok yaşlı binalardaki evlerin de kiraları 11 bin ila 35 bin lira bandında değişiyor. Bu durum karşısında üst katta yaşamak çökme durumunda hayatta kaldıysanız çabuk bulunma avantajına dönüşüyor. 

Bu binaların tabuttan farksız olduğu gerçeği karşısında binayı tez elden boşaltmanın yetersiz kalacağını düşünürken Twitter’da ‘İstanbul’un Çürük Evleri‘ isimli hesabı gördüm. Hesabın bio’sunda “Bu platform, İstanbul depremi öncesi İBB ve ilçe belediyelerini uyarmak ve kullanıcıların göndereceği fotoğraflarla farkındalığı artırmak için kurulmuştur” yazıyordu. İstanbul’un çürük evlerinden çok fazla örnek henüz boy göstermese de bu evleri ifşa etme niyeti dönüşümü sağlama gücüne sahip karar alıcıları harekete geçirebilir. 

Evi boşaltırken gerçeği ifşa ederek başkalarının kazancının büyük bir kısmıyla kiralayacağı bir evde hayatını riske atmasın istedim. Bu sebeple komşumla eski bir çarşafa “Bu bina çürüktür” yazdık. Çarşafı da sokağı gören cama astık.

Bu yazı yazıldığında henüz bir ev bulamadığım için arkadaşımın yanına taşınmıştım, ama komşularım başka bir ev bulamadığı için orada yaşamaya devam ediyordu. Depremi henüz yaşamadan depremzedeymiş gibi hissederek hayatını sürdüren milyonlarca İstanbullu gibi deprem olmayan her geceyi bir oh çekerek atlatıp hayata tutunmaya devam ediyorlar.

İlçe ilçe İBB deprem raporundan öne çıkanlar

İBB’nin 1 milyon liralık faizsiz ‘deprem kredisi’ nasıl kullanılacak, kimler yararlanabilecek?

İstanbullular bina güvenliği tespiti için İBB’ye koştu: 10 günde sonuç




Apsny News

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu