Politika

Depremzede asistanlar: Sesimizi duyan var mı?


MESUDE ERŞAN

@mesudersan

[email protected]

Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay ve Malatya’da tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık eğitimi öğrencisi hekimler, depremden beri eğitim alamıyor. Sağlık Bakanlığı önünde seslerini duyurmaya çalışan hekimler, “Sesimizi duyar var mı?” diye sordu.

6 Şubat depremlerinde yıkılan ya da büyük zarar gören Mustafa Kemal Üniversitesi, Sütçü İmam Üniversitesi, Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakülteleri ve İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Fakültesi’ndeki yaklaşık bin asistan hekim, yan dal uzmanlık öğrencisi enkaz altında kalan eğitimleri için mücadele ediyor.

Deprem bölgesinde barınacak ev kalmadığı için hekimler dönüşümlü olarak esnek mesai usulü çalışıyor. Hocaların teorik ve pratik dersleri eğitimin temelini oluşturuyor ancak asistanlar ve yan dal öğrencileri dönüşümlü çalışırken hocalarıyla bir araya gelemiyor. Göç eden ve vefat edenler nedeniyle, zaten olanakları kısıtlı hastanelere eğitim için yeterli çeşitlilik ve sayıda hastanın gelmemesi eğitimi aksatıyor. Hocaların vefatı, bazılarının daha güvenli bölgelere gitmeleri uzmanlık eğitimini aksatan diğer faktörler arasında yer alıyor. Hastaların yatarak tedavi ve takip edildiği servislerin çoğunun kapalı olması da eğitimi telafi edilemeyecek kadar sekteye uğratıyor.

15 Mart’ta Tıpta Uzmanlık Kurulu (TUK) asistan ve yan dalda eğitim gören hekimlerin bizim başka şehirlerde görevlendirme yoluyla eğitimlerine devamını kabul etti. Fakat bu karardaki sürenin çok kısa (3-6 ay) olması ve üniversite yönetimlerinin inisiyatifine bırakılması nedeniyle bazılarına sadece üç ay için görevlendirme verildi. Pek çoğuna yönetim izin dahi vermedi.  

Hekimler, bu kararın tekrar değerlendirilip 1999 depreminde olduğu gibi kalıcı olarak başka şehirlere nakledilmelerini talep ediyor.

‘Depremden sonra görevimizi yaptık, artık eğitim alalım’

Türk Tabipleri Birliği ile sendikalar Hekim-Sen, Hekim Birliği, SES’in destek verdiği öğrenciler adına konuşan plastik cerrahi asistanı Dr. Rıdvan Eren, “Ağır hasarlı ve yıkılan evlerimizden canımızı zor kurtarıp hastanelerimizin acil servislerine koştuk. Depremzede vatandaşlarımızı canla başla tedavi etmeye çalıştık. Eğitim hayatımız da sıfırıncı dakikada enkaz altında kaldı. Bugüne kadar hastanelerimizde öğrencisi olduğumuz uzmanlık branşı dışında kalan her alanda durmadan çalışmaya devam ettik. Artık eğitimimize devam etmek istiyoruz” dedi.

4-5 yıllık eğitimden sonra uzman olacaklarını hatırlatan Eren, şunları dedi: “Sadece Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman ve Malatya’daki uzmanlık öğrencilerinin eğitimleri durdu. Depremin üzerinden 2,5 ay geçmiş olmasına rağmen diğer 77 ildeki meslektaşlarımızla aramızda klinik, teorik ve pratik anlamda kapanmayacak derecede farklar oluştu.” 

Eğitimlerinin aksamasının, hastaların en doğru şekilde tedavisini engel olacağını vurgulayan Eren, şöyle devam etti: “Bu durum ciddi bir halk sağlığı sorunu yaratacak. Mesleğimizin uzmanlık eğitimini ileride hukuki, vicdani, ahlaki ve cezai sorumluluklarımızın doğmaması bakımından kalıcı ve şartsız olarak güvenli bölgelere geçişimiz sağlanmalı.”

Psikolojileri de bozuldu

Diken’e konuşan Hatay’daki Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bir nükleer tıp asistanı, TUK’a 10’un üzerinde dilekçe, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya da mektup yazdığını belirtti: “Bir yıllık asistanım. Halen deprem bölgelesindeyim. Yaşadığım ruhen ve fiziken çökkünlük nedeniyle başvurduğum psikiyatri kliniğinde ‘depresif-anksiyöz mizaçlı uyum bozukluğu’ tanısı aldım ve takibimin gerekli olduğu söylendi. İçinde bulunduğum durumun Hatay ilinde şiddetlendiği ve artarak devam edeceği gerekçesiyle sağlık raporum ile birlikte mazeretli geçiş için dekanlığa başvurdum. Bu olağanüstü koşullarda kalacak yerimiz dahi yokken önceden yazılmış yönetmelik şartlarını gözetmek yerine bizlere kolaylık sağlanmalı.”

3-6 ay için ev bulmak çok zor

Nükleer tıp radyasyon maruziyetinin üst düzey olabildiği, denetlemelerin yoğun olduğu ortamda, korumalı bir şekilde görev yapması gereken bir bölüm. Depremden önce dahi fiziksel yetersizlikler vardı ve cihazların ücretini üniversite karşılamadığı için hizmet alımıyla çalışılıyordu. Asistan hekim, “Deprem öncesinde dahi üniversite hastanemizde onkolog olmaması nedeniyle hasta sayımız oldukça azdı. Depremden sonra nüfus bu kadar azalmışken akademik çalışmalarımız, uzmanlık ihtisasımız, pratik eğitimlerimiz geri dönülemeyecek ve telafisi olmayacak şekilde sekteye uğruyor. İki hocamız var, biri zaten idari görevli. İki aydır eğitim alamıyorum” dedi.

Öğrencilerin başka hastanelere gidebilmeleri için hem bulundukları fakültelerin dekanlıklarının hem de gidecekleri hastanelerin yöneticilerinin onay vermesi gerekiyor. Ancak asıl eğitim aldıkları hastaneler, asistan hekimleri işlerin yürümesi için çalıştırmak istediği için izin vermeyi yokuşa sürüyor. Asistan hekim, “Kaldı ki 3-6 ayda bir şey öğrenmek, başka şehre gidip ev bulmak, hayat kurmak her anlamda zor” diye konuştu.

Günde 10-15 hastayla eğitim olmaz!

6 aylık nöroloji asistanı bir başka hekim, hocaların çoğunluğunun Hatay’ı terk ettiğini söyledi. Hastane bahçesinde ABD’nin olduğu gibi bıraktığı sahra hastanesini fakültenin devraldığını belirtti ve ekledi: “Hastaneyi çevirecek yeterli sayıda uzman hekim yok. Hastaneyi çalışır vaziyette göstermek için bizi istiyorlar. Günde 10-15 hasta geliyor. Usta-çırak ilişkisiyle hocalarımızdan öğreniriz. Bizim bildiğimiz şeyler kısıtlı. Hastayla ilgili kendi başına karar veremem. Yöneticilerimiz de kısa süreler için gideceğimiz yerde bir şey öğrenilmeyeceğini biliyorlar. Baştan, bu süreyi eğitimden saymayabileceklerini söylüyorlar.”

‘Eğitim eşitliği istiyoruz’

Hekim Birliği Sendikası Ankara Temsilcisi Dr. Öznur Özcan, asistan hekimlerin kırgın, üzgün ve yorgun olduğunu belirterek, Bakan Koca’ya şöyle seslendi:

“Cerrahpaşa pediatride çok kıymetli hocalarımızın tecrübeleri ve zengin tanı çeşitliliği içinde siz nasıl yoğun bir asistanlık dönemi geçirmişsinizdir. Ne zorlu vakalar görüp ne derin bir mesleki tecrübe kazanmışsınızdır. Müsaade edin asistan hekimlerimiz de sizin kadar vaka görebilsin, tecrübe edinebilsin. Nakil hakkı, nöbet tutmak, vaka görmek, eğitim eşitliği, hakkıyla görev, tek kalem maaş, güven içinde çalışabilmek istiyoruz.”




Apsny News

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu