Dualitenin sonsuz dansı: Jekyll ve Hyde


H. AYHAN TİNİN
Sanat da var / Müzikal
[email protected]
Başlığı okuyunca anladığınız gibi…
Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde Hayko Cepkin’in performansıyla ‘Jekyll ve Hyde’ müzikalini izledik.
İnsanlığın en önemli varoluş meselelerinden birini ele alan bu iyi ve kötü öyküsü neredeyse 150 yıldan bu yana eskimedi…
Gotik metinlerin ana yurdu İskoçya’dan geliyor.
Gerçekten iyi bir insan olan Dr Jekyll, bir imkânsızlığın ardına takılır. İnsanın içinden kötü olanı temizleyip orada yalnızca iyiyi bırakmak.
Müzikal, orijinal öyküden ayrılsa ve bu nedenle metinde ve bazı diyaloglarda boşluklar kalsa da biz asıl metin üzerinden ilerleyelim.
Dr Jekyll üzerine odaklandığı bu konuyla ilgili araştırmasını sürdürecek bir ödenek ve denek bulamayınca, kendi üzerinde sürdürmeye başlar çalışmasını…
Bilim dünyası hatalarla ilerlemesiyle ünlüdür.
Dr Jekyll’ın formülü, içinde yalnızca iyinin kalmasını sağlamaya çalışırken; kendi içinde derinlerde yatan kötüye can verir.
Haksızlıklara boynunu büken, kadınlara nezaketle davranan, iyi bir aile babası olma yolunda ilerleyen, neredeyse ‘cennet yolcusu’ diyebileceğimiz Dr Jekyll’ın içindeki kötülük, Mr Hyde olarak canlanır.
Mr Hyde’a dönüştüğü zamanlarda öfkelendiği insanları öldürmekten çekinmeyen, erdem ilkelerini hiçe sayan ve kadınlarla şiddet eğilimli ilişkiler kuran bir adam ortaya çıkar.
Hikâyenin bundan sonrasını sahnede izleyin.
Çünkü gerçekten izlemeye değer, yurt dışında gördüğümüz örnekleriyle boy ölçüşecek bir yapıt ortaya çıkmış.
Öncelikle Hayko Cepkin, Elçin Sangu ve Nermin Koçak başta olmak üzere bütün ekip ve dansçılar dahil, ortaya enerjisi hiç düşmeyen bir performans çıkartmışlar.
Tabii unutmamak gerekir ki prodüksiyonun yönetimi ve sahne arkasındaki başarılı ekip, bu performansın görünür olmasında önemli bir güç… Sanat Yönetmeni Malcolm Keith Kay, yönetmen Taner Tunçay, koreograf Seda Özgiş’den başlayarak sahne arkasındaki bütün ekibin katkısını, iki perdelik müzikalin her tablosunda görmek mümkün.
Dans ve sahne/dekor değişimlerindeki anlayış, bazı sahnelerde arkada kalan oyuncuların yavaşlayarak eylemlerini gerçekleştirmeleri izlemeyi kolaylaştıran tasarımlardı.
Ancak ses ile müzik arasında zaman zaman ortaya çıkan uyumsuzluk; müziği aşırı yükselmesi seslerin kaybolması veya anlaşılırlığını yitirmesinin seyirciyi yorduğunu söylemeliyiz.
İlk sahnede arka planda görünen Auguste Rodin’in ‘Düşünen Adam’ heykeli, akıl hastalarının denek olmasına yönelik bir sembol olarak kullanılsa da öykünün geçtiği zamanla heykelin gün yüzüne çıkarak sergilenmesi arasında bir zaman sıçraması olması düşündürücü.
Eğer Rodin’in heykeli yaparken tasarladığı gibi; ‘İlahi Komedya’nın cehennemine bakan Dante ile Mr Hyde’ın varlığı nedeniyle, kendi cehennemini yaşayan Dr Jekyll arasında bir bağ kuruyorsa bunun yaratıcı ve başarılı olduğunu söylemeliyiz.
Görüyorsunuz ya Dr. Jekyll her şey dualitenin varlığıyla anlam kazanıyor!
Diğer taraftan soru ‘Ne olacak bu Dr Jekyll’in hali?’.
İnsanın dualiteden sıyrılarak yaşaması mümkün mü?
Görünenin kusurlu tezahürü, görünmeyenin kusursuzluğunu idrak etmek için olmazsa olmaz değil mi?
İnsanın kusurları ve zaaflarıyla insan olduğunu unutarak mükemmelin peşinden koşması, yaşanmamış, bastırılmış, yok sayılmış her kusurun, hayatın içinde insanın karşısına ağırlaştırılmış müebbet hapis gibi çıkması doğanın bir yasası değil mi?
Kutsal kitaplar insan neyi yargılarsa, neyi ayıplarsa, hangi yönünü yok sayarsa onunla sınanacağını söyleyerek kadim bir ders vermiyor mu?
Avcının ava, avın avcıya dönüştüğü masallar bize çocukluk uykularımızdan bu yana aynı hikâyeyi anlatmıyor mu?
İyiliğe yer açmak için kötülüğü seçen bir iyi, ne kadar kötü olabilir sizce?
Bilge bir hikâye ‘İnsanın içindeki iyilik mi büyür, kötülük mü?’ sorusuna ‘Hangisini beslerse, insanı o ele geçirir’ yanıtını verir.
Ve insanın doğası, kötülüğün ve gücün hazzını çoğu kez iyiliğin huzuruna tercih eder!
‘Jekyll ve Hyde’ müzikali bu yazının kısa içeriğini aşacak güçlü görselliği ve mesajlarıyla bu sezon mutlaka izlenilmesi gereken yüz akı bir yapıt.
Apsny News