Politika

Ekonomist Güldem Atabay: Borsada tehlikeli işler var


ANIL CAN TUNCER

@tunceranil

[email protected]

İktisatçı Güldem Atabay, kur korumalı mevduatta faizlerin kaldırılması sonrası borsadan bu alana geçiş olabileceğini söyledi. Borsada ‘tehlikeli’ işlerin olduğunu bildiren Atabay, MB’nin ‘arka kapı’ satışlarındaki gibi bir müdahalenin olduğunu söyledi.

‘Sistem değişmedikçe Fed başkanı gelse güven verici olmaz’ diyen Atabay, iktidarın devamı halinde varılacak yerin sermaye kontrolü olacağını belirtti.


Fotoğraf: AA

Geçen yıl enflasyona karşı korunmak isteyenlerin sığınağı borsa, 2023’e dalgalı bir seyirde başladı. Depremler sonrası düzenlemeler gelse de dalgalı seyir devam ediyor. Diğer yandan borsada yatırımcı rekoruna rağmen işlem hacminin düştüğü belirtiliyor. İşlem hacminin çoğu halka arz hisselerinden kaynaklanıyor.

Söz konusu hisselere ocak başındaki tavanlar sonrası açığa satış yasakları gelmiş ve Sermaye Piyasası Kurulu da (SPK) bazı önlemler almıştı.

Ancak tüm bu düzenlemelere ve Türkiye Varlık Fonu’nun Ziraat Portföy üzerinden destek alımlarına karşın dalgalanma durmadı. Diğer yandan kur korumalı mevduatta tavan faizlerinin artması da buraya yönelik ilgiyi artırdı.

Seçimlerin belirsizliği arttırdığı bir tabloda, son düzenlemeler sonrası ekonomide yaşananları ve iktidarın yol haritası olup olmadığını iktisatçı Güldem Atabay’a sorduk.

”’Yol kazası’ beklentisi var”

Güldem Atabay, en son faiz tavanının kalktığı kur korumalı mevduata olan ilginin, seçime giderken iktidarın dövizle ilgili ‘yol kazası’ beklentisinden kaynaklandığını söyledi: ”Kur korumalı mevduata borsadan bir akış olabilir. Amaç, KKM devreye girdiği günden beri faiz artışı yapmadan dövizdeki kaybı telafi edecek şekilde MB’nin yaptığı satışları destekleyecek havuzu genişletmekti. TL’yi o kadar çok baskı altına aldılar ki bir yerde katılımlar durdu. İlk önce dövizden dönüşümlü KKM’de tavan kaldırıldı. En sonunda da TL üzerindeki faiz sınırı kaldırıldı. Temel amaç aynı, TL’yi baskılamak. Bu son hamleyle hazinenin üzerindeki yük azalmış oldu. Yük bankaya geçti. İnsanlar buna neden koşa koşa gidiyor? Çünkü cari açık, dış borç ödemeleri, Merkez Bankası’nın eksi rezervleri ortada. Seçime kadar ‘yol kazası olur’ düşüncesi hakim Bu yüzden de insanlar hem dövizdeki olası artıştan hem de faizden yararlanmak istiyorlar.”

KKM’nin liralaşma olmadığını aksine herkesin dövize endekslendiğini belirten Atabay’a göre bu uygulama seçim sonrası gelecek hükümetin başına ‘bela’ olabilecek nitelikte: ”2021’de başlayan faiz indirimlerinin sonucu olarak kur atağı oluşmuştu. O faiz indirimi yerine az da olsa artış yapılsaydı KKM gibi bir şeye ihtiyaç duyulmayacaktı. Bu bir başarı değil. Liralaşma dedikleri şey altı boş bir slogan. KKM, liraya güven için yatırılan bir şey değil. Rekor kırmasının tek sebebi dövize endekslenmesi. İnsanlarda bunun bir yerde patlak vereceklerini düşünüp burada kendilerini korumaya çalışıyor.”

‘Büyük bir batak oluştu’

İktidarın ‘faize karşıyız, indiriyoruz’ söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını bildiren Atabay, bu politika döngüsüyle ‘batak’ oluştuğunu anlattı: ”Mevduattaki faiz, 2002 seviyesine döndü. Borsadaki hareket de azalmış durumda. Borsadan KKM’ye geliş olacaktır. Şirket kredilerindeki durumda da faizler baskılanıyor. Getirilen sayısız kurallarla şirketler kredi bulamaz hale gelmiş durumda. Bankalar vermek istemiyor çünkü zarar ediyorlar. Paranın kaynağı mevduattır. Eğer mevduat, sattığınız paranın fiyatının üzerindeyse zarar edersiniz. Bunu özel bankalar yapmıyorlar. Kamu bankaları yapıyor ama onlar da sermaye artırmak zorunda kalıyorlar. Yani büyük bir batak oluştu.”

‘Sistem değişmedikçe Fed başkanı gelse güven verici olmaz’

Sistem değişmedikçe hiçbir ismin piyasaya güven veremeyeceğini anlatan Atabay, Mehmet Şimşek isminin halkta karşılığı olmadığını söyledi: ”Mehmet Şimşek hikayeleri de liralaşma kadar altı boş. Göstermelik bir şey yapılmaya çalışılıyor. Şimşek seçimde mi kullanılacak? Enflasyon altında ezilen halka karşı meydanlarda Şimşek’in ne kadar karşılığı var? Bence yok. Argüman olarak öne sürülen liralaşmayı ele alalım. Et 300 lira olmuşken nasıl bir karşılığı var bunun? Şimşek’in yabancı yatımcı açısından bir karşılığı olabilir. Ama elimizde Naci Ağbal örneği var. O dönemde bir buçuk ay içinde 10 milyar dolar akmıştı ama müdahale gelince bu bir anda geri çekildi. Bu sistem değişmedikçe, son söz Erdoğan’da kaldığı sürece Fed başkanı Jerome Powell da gelse güven verici olamıyor.”

‘Mevcut iktidar devam ederse varacağı yer sermaye kontrolü’

İktisatçı Atabay’a göre, mevcut iktidarın ‘yeni ekonomi modeli’ deneyinden dönmeye niyeti yok. Bu politikanın devamıysa sermaye kontrolüne kadar gidebilir: ”Yatırımcının beklediği şey, yeni ekonomi modeli denilen deneyden geri dönüş olup olmadığı. Bence olamaz çünkü sistem duruyor. Başka bir model program önermiyorlar açık açık. Faiz artışı, MB’ye özerklik, cumhurbaşkanının oraya müdahale edememesi gibi şeyler manifestoda yok. Mevcut programın devam edeceğini varsaymak en uygunu. Devam ederse dış açıkla, rezerv eksikliğiyle varacağı yer sermaye kontrolü olur. Bunu da dövizi belli bir seviyeye çekip mi yaparlar, onu kimse bilmiyor.

‘Bu görüntü yabancıyı çekmez’

AKP’nin bir programı yok. Onu da biz bir seneden fazladır tecrübe ediyoruz. Ekonomik büyüme de yavaşlıyor. Sadece iç talebi köpürtüyorlar. Yatırımlar artışında azalma var, krediler tıkanmış durumda, enflasyon-cari açık yüksek. Rezervler hala eksi. Facia bir uygulama var. Bu görüntü, yabancı yatırımcıyı çekecek bir ‘havuç’ değil. Yerliler de borsadan yavaş yavaş çıkıp kur korumalı mevduata gidecekler. Oradaki tek getiri vaadi, yurt dışı piyasalarının düzeneği gereği ya altında ya da TL’nin değer kaybı şeklinde. Hikaye millet ittifakının ekonomiyi akla döndürmesinde. Yabancı yatırımcı raporları da bunu anlamaya çalışıyor. Değişim olursa Türkiye çok kısa süre içerisinde yabancı yatırımcı açısından cazip bir yer olabilir.”

‘Borsada tehlikeli şeyler var’

Borsanın yatırım yeri olmaktan çıktığını anlatan Atabay, MB’nin TL’ye arka kapıdan müdahale eden birimlerinin borsaya da el attığını belirtti: ”Borsa çok uzun zamandır yatırım yeri olmaktan çıktı. Geçtiğimiz yaz yaşadığımız manipülasyon dönemi vardı. Bir ülkenin hazine bakanının çıkıp borsayı işaret etmesi gibi garabet olamaz. İkisinin çok farklı fonksiyonları vardır. O dönemden bu yana ‘yatırım yeri olmama’ hali belirginleşti. Arkasından gelen halka arzlar silsilesi, deprem sonrası iki gün borsanın açık kalması gibi şeyler çok tehlikeli işler.

Faizi böyle baskılanınca insanlar tüketmeye yöneldi. Bir kısmı da borsaya gitti. TL’ye müdahaleyi hangi birimler yapıyorsa (MB’nin gizli tuttuğu şekilde) aynı şey borsa için de geçerli. Orada da çok ilginç işler dönüyor. Tehlikeli şeyler var. Tehlikeli olmayacağı an, yatırımcının Türkiye’de hukuk ve sürdürülebilir demokrasi olduğu gördüğü andır. Yabancılar demokratik sistemi görünce sermaye girişleri olacak. Borsa o zaman yatırım aracı olacak.”




Apsny News

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu