Tema Vakfı’ndan altılı masaya çağrı: Ekosistem anayasayla güvence altına alınsın
![](https://apsnynews.com/wp-content/uploads/2023/04/20230419-tema-vakfi-doga-kapak.jpg)
AYŞEGÜL KASAP
[email protected]
@aysegul_kasap
Tema Vakfı hazırladığı ekosiyaset belgesi Türkiye’nin çevre ve iklim krizi başlıklarında ne kadar geride kaldığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç siyasilere şöyle seslendi: “İklim adaleti, ekosistem hakları, doğal varlıklarımızın korunması ve çoğaltılması mutlak surette ekosistem öncelikli bir anayasayla garanti altına alınmalıdır.”
![](https://www.diken.com.tr/wp-content/uploads/2023/04/20230419-tema-vakfi-doga.jpg)
Tema Vakfı 28 yıldır her seçim öncesi ekosiyaset hazırlıyor. 14 Mayıs seçiminden önce de hazırladı ve siyasilere çağrıda bulundu.
Söz konusu belgede öne çıkan başlıklar şöyle:
38 milyon hektar tarım arazisi kayıp
Gıda krizinin karşı karşıya olunduğu bugünlerde en önemli başlıkların başında gıda geliyor. Gıda üretiminin yüzde 95’iyse topraktan sağlanıyor. Bu nedenle tarım toprakları ve toprak üretkenliği çok önemli.
Türkiye’de 1992’den günümüze 38 milyon hektar tarım arazisi kayboldu. Bu tüm tarım arazilerinin yüzde 16’sı demek. Yani beşte biri.
Bunda 20 yıllık AKP iktidarının tarım arazileri ve meraları yapılaşmaya açan politikaları da etken.
Son 50 yılda meraların neredeyse yarısı kaybedildi.
Rapora göre Türkiye’de 2030’a kadar 3,1 milyon, 2050’ye kadar 8,2 milyonluk bir nüfus artışı olacağı öngörülüyor. Artan nüfusun sadece buğday ihtiyacı 2030’a kadar 558 bin 000 ton olacağı, bu üretim içinse 1,8 milyon dekar tarım arazisinin gerektiği hesaplanıyor. 2050 yılına göre hesaplandığında bu miktar 4,9 milyon hektara çıkıyor.
Dokuz yılda 383 bin 36 hektar ormanlık alana tahribat
2018’de Orman Kanunu’na Ek-16’ncı maddenin eklenmesiyle orman arazi varlığı azaldı. Bu değişiklikle 2017 verilerine göre işgal suçlarında iki buçuk kat artış oldu.
Orman Kanunu’nun 16, 17 ve 18’inci maddeleriyle ormanlık alanda madencilik, ulaşım, enerji, turizm, haberleşme atık yönetimi gibi çok sayıda ormancılık dışı kullanım ve tesislerin yapımı için izinler verildi. Sadece 2012-2021 yılları arasında verilen izin sayısı 51 bin 298. Yani 383 bin 36 hektar alan. Bu 536 bin 250 futbol sahasına denk geliyor.
![](https://www.diken.com.tr/wp-content/uploads/2023/04/20230419-tema-grafik.png)
Verilen izinler habitat parçalanmaları nedeniyle biyolojik çeşitliliği tehdit etmekle kalmayıp orman varlığında kayıplara neden oluyor.
Tema Vakfı, orman tahribatının engellenmesi için kanundaki ilgili hükümlerinin yürürlükten kaldırılması gerektiğinin altını çiziyor.
Koruması gereken alanlar tehlikede
2021 verilerine göre Türkiye’de karasal ve denizel koruma alanlarının oranı sırasıyla yüzde 8,7 ve yüzde 4. Türkiye sahip olduğu yüksek çeşitliliğe rağmen dünya ölçeğinde korunan alanlar sıralamasında 177 ülke arasında 133’üncü sırada.
Su, iklim ve enerji
Türkiye’de kullanılabilir su potansiyeli 112 milyar metreküp. Ama yanlış politikalar nedeniyle kullanılan su miktarı sürekli artış gösteriyor.
Tema Vakfı, su kanunu hazırlanarak hem yer altı ve yer üstü sularının korunması gerektiğini hem de su tüketimin azaltılmasına yönelik hedefler oluşturulması gerektiğini belirtiyor.
İklim Değişikliği Paneli (IPCC) dördüncü raporu Türkiye’nin de içinde olduğu Akdeniz Havzası’nın küresel iklim değişikliğine karşı en kırılgan bölgelerden biri olduğunu ortaya koydu.
Türkiye 2021’de Paris Anlaşması’nı Meclis’ten geçirdi ama yükümlülüklerine yerine getirecek adımları hala atmadı. 2030’a kadar sera gazı emisyonlarında Türkiye’de yüzde 30’dan fazla artış bekleniyor.
Bunda Türkiye’nin enerjide dışa bağımlı olmasının da etkisi var. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yayımlanan, 2021 Yılı Ulusal Enerji Denge Tablosu verilerine göre, Türkiye’nin birincil enerji arzının yaklaşık yüzde 84’ü fosil yakıtlardan sağlanıyor. Toplam enerji arzının yüzde 70,7’siyse ithal ediliyor. Yani enerji üretiminde fosil yakıtlara yönelmek enerji bağımsızlığını sağlamıyor. Dahası iklim krizini tetikliyor.
Tüm bu verilere rağmen Türkiye hala yenilenebilir enerji yatırımlarını olması gerektiği düzeyde başlatmadı.
Kanunlarla korunan alan yok
Maden yasası Türkiye’de 1985’ten bu yana 20’den fazla değiştirildi. Her değişiklikle madencilik faaliyetlerinin önünü açtı.
![](https://www.diken.com.tr/wp-content/uploads/2023/04/20230419-tema-grafik-2.png)
toplamıysa 103 bin 506 hektar. (145 bin futbol sahası)
Tema Vakfı gelinen noktada Türkiye’de madencilik faaliyetlerinden kanunlarla korunan tek bir alan olmadığının altını çiziyor.
Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç belgeyle ilgili şunları dedi:
* Hazırladığımız ekosiyaset belgesiyle ülkemizde canlı yaşamının, toprak, su, hava, mera, orman varlıklarının, korunan alanların ve iklimin korunması amaçlanıyor. Aynı zamanda doğaya müdahale gerektiren konularda korumacı, denetleyici, bütüncül yaklaşımlar geliştirilirken, kamusal ve toplumsal yararlar gözetilerek ekolojik politikalar oluşturulması talep ediliyor. Üstün kamu yararı ilkesini ve bilimsel gerçekleri esas alarak hazırladığımız önerilerimizi siyasetçilerin benimsemesini ve öncelik vermesini bekliyoruz.
* Ülkemizde koruma alanlarımızı artırmalı, temiz enerjiye geçişi planlamalı ve Kanal İstanbul, 3’üncü Havalimanı gibi büyük kentsel projeler ve metalik madenciliğin doğal varlıklarımız üzerinde sebep olduğu tahribatı acil olarak durdurmalıyız.
* Çevreye ağır ve geniş çaplı veya uzun vadeli zarar verme ihtimalinin yüksek olduğunun bilincinde, hukuka aykırı veya gerekli önlemleri almayarak yapılan eylemler, ceza kanununda ekokırım suçları olarak tanımlanmalıdır. Yaşadıklarımız göstermiştir ki kanunlar ve yönetmelikler, anayasayla teminat altına alınmadığı sürece yaşam ve ekosistem haklarının sürdürülebilirliğini sağlamakta yeterli olmamaktadır. Bu nedenle iklim adaleti, ekosistem hakları, doğal varlıklarımızın korunması ve çoğaltılması mutlak surette ekosistem öncelikli bir anayasayla garanti altına alınmalıdır.
Apsny News