Politika

Bipolar bozukluk farkındalık günü: ‘Aileler çocuklarının hastalığını kabul etmiyor’


MESUDE ERŞAN

@mesudersan

mesudeersan@diken.com.tr

Bipolar Yaşam Derneği Başkanı Özlem Sarı, 15 yaşından beri bipolar bozukluğuyla yaşıyor. 37 yıllık hastalık deneyimini hasta ve yakınlarıyla paylaşan Sarı, çocuklarının bipolar bozukluk tanısını kabul etmeyen aileler olduğunu söyledi.

Fotoğraf: Canva

Uluslararası Bipolar Bozukluklar Derneği’nin (IBSD) verilerine göre, dünyada 60 milyon insan bipolar bozukluğa sahip. Türkiye’de iki milyondan fazla bipolar bozukluğu yaşayan var. Aileleriyle birlikte altı milyondan fazla insanın hayatını etkilediği tahmin ediliyor.

Bipolar olduğu düşünülen ressam Vincent Van Gogh’un doğum günü olan 30 Mart Dünya Bipolar Bozukluk Farkındalık Günü. Bipolar Yaşam Derneği bu yıl ki temayı hasta ve yakınlarının belirlemesini istedi. Sosyal medya hesaplarından yaptığı anketle yılın teması ‘Sosyal Çevre ve İlişkilerimiz’ oldu. Hasta ve yakınları, bu seçimleriyle en çok desteğe bu konuda ihtiyaç duyduklarını ifade etti.

Bipolar bozukluk, ‘ikiuçlu duygudurum bozukluğu’, ‘manik depresif hastalık’, ‘ikiuçlu mizaç bozukluğu’, ‘bipolar affektif bozukluk’ gibi isimlerle bilinen ve tüm dünyada yaklaşık her 40-50 kişiden birini etkileyen bir hastalık. Bipolar bozukluğu olan kişi, sıklıkla duygu durumunda aşırı yükselmelerden (mani) çöküşlere (depresyon) ve yine yükselmelere dönüşen ve çoğu zaman aralarda normal duygudurum dönemleri bulunan dalgalanmalar yaşıyor.

Sarı, hastalığın düzenli takip, tedavi, yaşam tarzı önlemleri, dikkatle kontrol altında tutulabileceği aile, eğitim, iş ve sair sosyal yaşamın sürdürülebileceğinin canlı örneği. Deneyimlerini hasta ve yakınlarına yol göstermeye çalışıyor.

37 yıldır yol arkadaşlarından biri de bipolar hastalığı

Sarının hastalığı depresyonla başlamış. Ancak tanıdan itibaren hastalığını o ve ailesi kabul etmiş. İtirazsız ilaçlarını düzenli kullanmış. Bugüne dek 37 yıldır, hamilelik dönemi hariç bu disiplini devam ediyor. Hamilelikte de doktor kontrolünde bırakmış, doğumdan sonra yine almış. “Hayatımdaki dengeyi yaşayabilmemin en önemli sebebi ilaçlarımı düzenli kullanmam” diyen Sarışöyle devam etti: “İlk tanı konulduğu zaman lise ikinci sınıftaydım, elbette hastaneye yatışlarım oldu. 37 yılda üç kez hastaneye yatırılarak tedavim yapıldı. Biri lohusalık dönemindeydi ve şiddetli bir mani atağıydı. Ama bütün bu süreçlere rağmen iş hayatım oldu. Uzun soluklu çalıştığım yerler oldu.”

Sarı, bipolar bozukluğunun ‘olmazsa olmaz’ının ilaçların gerektiği gibi alınması ve doktor takibi olduğunu söyledi. Ömür boyu kullanmak zaman zaman bıkkınlık yaratıyor belki ama ilaçlar dengede tutuyor. Günlük hayattaki rutinlerin sürdürülmesi bir diğer önemli konu. Çalışmak, okula gitmek gibi. Düzenli uyku ve egzersiz, nefes teknikleri, meditasyon, sosyal çevreden kopmamak, yakın arkadaşlarla görüşmek de iyi geliyor. Sarı hep aktif hayatın içinde kalmış. Çalışmakla kalmamış, bir siyasi partide aktif çalışmış. 10 yıl boyunca Anne Çocuk Eğitim Vakfı’de (AÇEV) kadınlara okuma-yazma dersi vermiş. Şimdi Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı’nda (TOÇEV) çocuklara uzaktan matematik dersi veriyor. Sarı en büyük motivasyonunun umut olduğunu söyledi: “Bir kişinin, çocuğun bile hayatını değiştirebilmek benim için çok önemli. Umut kaybedilirse, çok şey kaybedilir. İntihar eğilimi oluyor, altı ay depresyondan çıkamayan hastalar var. Bence umut somut, elle tutulur, gözle de görülebilir.”

Mevsim geçişleri tetikleyici olabilir

Sarı ilaç kullanmasına rağmen ataklar yaşayabildiğini anlattı. Mevsim geçişleri özellikle ataklara yol açabiliyor. Bahara geçiş daha çok mani, sonbahara geçişse depresyonu tetikleyebiliyor. Sarı hastalara hatırlatmalar yaptı: “Bahara girdik. İçinde bulunduğumuz günlerde öncelikle uyku düzeninin sağlıklı, kaliteli ve yeterli sürede olması önemli. Stres yaratacak olay ve kişilerden uzak durmak, en ufak bir ön belirti hissedildiğinde mutlaka doktorla iletişime geçmek çok önemli. Uygun ilaçlarla atakların şiddetlenmesinin önü alınabiliyor.”

Sarı 30 yıldır evli, bir çocuk annesi. Eşinin, ailesinin desteğini hep görmüş. Bunun önemini vurguluyor: “Çocuklarının tanısını kabul etmeyen ebeveynler var. Bilinçli ve eğitimli bir ailede büyümem ve yaşamam en büyük şansımdı. Eşim de çok anlayışlı. Sevgi, saygı ve desteği hiç eksilmeden devam etti. Benim bütün ataklarımda, zor zamanlarımda bırakmadan sonsuz desteğine devam ediyor.”

Sarı bazı hastaların ailelerinden dahi yeterli destek göremediklerini üzülerek anlattı. İşyerlerinde duyulması halinde mobbinge uğrayanlar, mesleklerini yapamayanlar da az değil. Bipolar hastası için ailenin önemini vurgulayan Sarı şöyle devam etti: “Tanı genellikle 15-25 yaş aralığında koyuluyor. Ergenlik, gençlik yılları. İlaç kullanmak istemiyorlar, başta bazı yan etkiler yapabiliyor, okullarına devam edemiyorlar. Eğitim hayatları sekteye uğruyor. Aile de bilinçsizse, hastalığı kabul edemiyorsa sorun daha da büyüyor. Bipolar bozukluğunu çocuklarına yakıştırmayan, ‘biz ne yaptık da böyle bir hastalık’ oldu diyen anne-babalar var.”

Hastalara derneklerinden mektup var

Bipolar Yaşam Derneği bu yıl hasta ve yakınlarına bir mektupla seslendi. Mektup özetle şöyle:

* Bipolar tanısı aldıysan ya da bir yakınlarından, sosyal çevrenden birinin bipolar tanısı varsa  bu yaşamının renginin değişeceği, kalitesinin düşeceği anlamına gelmiyor. Tam aksine sağlığını korumak için uykuna özen göstermen ve önerilen tedavilere uyum sağlaman endişelerini hafifletecektir. Kendine dikkat ettiğin müddetçe, kaygılanacak bir durum olmadığı gibi yaratıcılığının arttığı bir yönünü de keşfedebilir böylece etrafında mesleki, akademik ya da ailevi olarak başarılı olabilirsin.

* Bipolar Bozukluk tanısı alan ve yaşamak zorunda olan insanları anlamaya çalışmak ve desteklemek toplumun önemli bir kesiminin yaralarını sarmak anlamına da geliyor. Ruhsal hastalıkların utanılması, gizlenmesi gereken bir tür etiket olmadığını anlatmak ve bu algıyı geniş kitlelere yaymak Bipolar Yaşam Derneği’ nin önde gelen misyonlarından. Hastalığın nedenleri, risk faktörleri ve tedavi yöntemleri ile ilgili araştırmalar tüm hızıyla devam etmekte. Toplumsal hafızalara yerleşen ruhsal hastalıklara ilişkin yanlış kodlanmış olumsuz ve asılsız kayıtların değiştirilmesi, bu açıdan zorlanan herkes için tedaviye adım atmayı kolaylaştırıyor.

* Biliyoruz ki insan olarak her birimiz zorlu dönemlerden geçebiliyoruz ve ruh sağlığımız da çok doğal olarak bundan olumsuz etkilenebiliyor. Tam da bu noktada bazı sorunların üzerinden tek başına gelemeyeceğini kabul etmek ve profesyonel yardım alma yoluna girmek gerekiyor. Keşke daha önce tedaviye başlasaydım dememek, hastalığın da etken olduğu travmatik yaşam deneyimlerini ve kayıplarını azaltmak için ne kadar erken bu yolculuğa başlarsan o kadar sağlıklı ilerleyeceksin. İlaç tedavileri, psikoterapi, anlamı ve amacı olan bir yaşam biçimi bu yolculukta birçok kişinin yolunu aydınlatacak olan temel alanlar.

* Bu yılın temasının da vurguladığı üzere iyileşme aynı zamanda sosyal bir süreç ve gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası. Bu bağlamda bipolar tanısı alan bireyler kadar yakınlarının da bilinçlenmesi ve tedavide es geçilmemesi oldukça önemli. Bu açıdan bipolar aslında kişiyle başlayan sonrasında tanı alan kişilerin ailevi, mesleki, akademik ve sosyal sistemini etkileyebilen bütüncül bakılması gereken çok öznel bir alan. Bahsettiğim tüm alanlarda dernek olarak çalışmalarımız artarak devam edecek. Bu bağlamda derneğimizle işbirliği yapan, toplumda ötekileştirmeyen, destekleyen, yolumuzu açan, tüm paydaşlarımıza, sevgi dolu teşekkürlerimizle…


Apsny News

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu