Politika

Haydi gelin üstüme korkmuyorum: Yaş bir yarı hakikattir


ZEYNEP KARAARSLAN BAŞARAN

@zeynepbasaran

Apo Whang-Od Vogue Filipinler’in Nisan sayısındaydı

Ünlü moda dergisi Vogue’un Filipinler edisyonunda, Nisan sayısının kapağında 106 yaşında bir dövme sanatçısı, Apo Whang-Od’a yer verdi. Böylelikle Whang-Od, Vogue’un kapağında yer alan en yaşlı insan oldu. Ne güzel bir gelişme!

Popüler kültür, kozmetik ve moda endüstrileri imkansız güzellik standartlarını yıllarca dayattı. Sosyal medya, filtreler ve ‘influencer’larla işler iyice sarpa sardı. Bereket ki bu baskıya karşı duran akımlar da güçlendi. Mesela beden olumlama (body positivity) hareketi, her tür bedenin toplumsal kabulünü artırma yolunda ilerliyor, markalar da giderek bu hareketi kucaklıyor.

Artık pek çok moda markası kampanyasında yer alacak insanları seçerken fiziksel özellikler konusunda çok daha kapsayıcı davranıyor.

Artık ‘Gençlik Damlası’ yok

Markaların ötesinde, politikacılar da konuya el attı: Haberlere göre Fransa’da influencer’lara kullandıkları filtreleri beyan etme zorunluluğu getirilebilir. Fransa finans bakanı Bruno Les Maire bu kuralı filtrelerin yıkıcı psikolojik etkilerinin önüne geçmek için düşündüklerini açıkladı. 

Gelelim yaşlılığa veya yaşlanmaya… Kitlelere hitap eden büyük markalar artık ara sıra daha yaşlı modeller kullanıyor. Ünlü kozmetik markası Body Shop geçtiğimiz Eylül “anti-aging” söyleminden uzaklaşacağını beyan etti. İlk adım olarak en çok satan ürünlerinden ‘Drop of Youth‘ (Gençlik Damlası) serumunun adını ‘Edelweiss‘ olarak değiştirdi. Body Shop yetkilileri “Body Shop yaşlanmanın bir keyif ve ayrıcalık olduğuna inanıyor. İşimiz insanları desteklemek, güçlü bir şekilde yaşlanmalarına yardım etmek, ‘bir zaman makinesinde olsaydık keşke’ dedirtmek değil” diyorlar.

İşte bunlar hep kapitalizm!

Doğrusu ben Vogue’un kapağına bayıldım. Ama sinik tarafım da diyor ki, insanlık, hele de gelişmiş ülkelerde, yaşlanıyor; kapitalist düzen şimdi de yaşlılıktan para kazanmanın yolunu bulmaya çalışıyor. Ne de olsa nüfus yaşlanması denen olgu, gelişmiş ülkelerde başladıysa da dünyanın her yerine yayılıyor. 2030 yılına dek dünyada her altı insandan biri 60 yaşının üzerinde olacak; büyük bir ‘pazar’. İşte tüm bunları düşünürken, Marc Auge’nin Yapı Kredi Yayınları’ndan 2017 yılında çıkan ‘Yaşsız Zaman, Kendi Etnolojini Yapmak’ kitabını kütüphanemden aldım ve tekrar göz gezdirdim.

Marc Auge Fransız bir antropolog ve akademisyen. Bu kısacık kitabında, yaşlanma olgusunu çeşitli makaleler ile farklı perspektiflerden irdeliyor. ”Yaşımı biliyorum, söyleyebilirim, ama buna inanmıyorum” diyor. İşte bana ilginç gelen iki saptaması:

Zaman özgürlük, yaş bir zorlama

Yaşla zaman farklıdır. Yaş bir sosyal kurgudur; bir tür yarı-hakikattir: Bunun en iyi örneği insan ömrünün uzamasıyla, ‘yaşlı bilge‘ stereotipinin yediği darbe. Eskiden yaşlanınca, toplumda saygı görmenin yolu yaşlılığın getirdiği bilgeliği ortaya koymakken, artık yaşlananlar, yaşlanmamalarıyla öne çıkmaya çalışıyorlar. Auge, yaşlılık = bilgelik gibi önermelerin esasında yarı hakikatler olduğuna dikkat çekiyor. Herkesin hayattaki yarı-yalanlar ve yarı hakikatlerle yüzleşmesi gerektiğini, ancak bu şekilde kendi hayatının etnoloğu olabileceğini öne sürüyor: “Zaman bir özgürlük, yaş ise bir sıkıntı ve zorlamadır” diyor.

Bilincimiz yaşsızdır. Auge iç sesimizin ve bilincimizin yaşsız olduğunu anımsatıyor. Bu yaşsız bilincin en çok ortaya çıktığı eylem olduğu için okumaya özel olarak dikkat çekiyor. Bir kitaptan etkilendiğimizde, kitap bizimle ilgili ve sadece bize konuşur. Bizi akıp giden zamanın, ‘şimdi’nin dışına çıkarır. Zihnimizde kitapla ilgili oluşan izlenim, hem kitabı okuduğumuz zamanki hayatımızdan, hem de kitabın çağrıştırdığı anılarımızdan parçalar taşır. Biriktirdiğimiz izlenimler iç hayatımızdır ve yaştan bağımsızdır.

Auge’nin Yaşsız Zaman’ı, kelimelerin yaşlanmasından tutun, yaşla ilgili ne tip soruların kaba olduğuna daha evvel düşünmediğim bir çok konuyu düşündürdü. En güzeli, tüm iyi kitaplar gibi, birçok başka kitaba kapı açtı. Bunlardan biri de Julian Gracq’ın ‘Ormanda Bir Balkon’u. Edinip bir an evvel okumak istiyorum. Sanat ve hele de edebiyat, gelmiş geçmiş en güzel anti-aging yöntemi. Sayelerinde yaşın değil zamanın tadını çıkarıyor, zihnimizi taze tutuyoruz.

Salman Rüşdi’nin yeni romanı ‘Zafer Şehri’: Hikayeyi kadın anlatınca

Sevgi Soysal ve Brooke Shields: Hikayesini geri isteyen iki kadın

Küçük Oyuncu, rol modeller ve Feminist Gece Yürüyüşü

O bir ‘badem anne’: Gwyneth Paltrow başka gezegenden seslenmeye devam ediyor

Ne içindeyiz zamanın ne de büsbütün dışında: Gospodinov’un Zaman Sığınağı

‘Farkındalık’ dünyayı kurtarır mı?

Refik Anadol’un MoMA sergisi eleştirmenleri böldü: Git Facebook’ta çalış

Güzel Ülkem, Üzen Ülkem: Türkün Ateşle İmtihanı, Yaban, Ölmeye Yatmak

Distopyadan aydınlığa: Last of Us, Cormac McCarthy, Mustafa Nuri

Oynar mısın benimle: Midjourney, Abidin Dino, Murathan Mungan

ChatGPT, Veba Geceleri ve Gülten Akın: Bizim büyük tarihsizliğimiz

Hastalıklar, kazalar: Hanif Kureishi, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Piranesi

Presley, Selim İleri, Prens Harry: Keder kader mi?

Pekkan Kardeşler, Ursula Le Guin ve Balıkçı Kadının Kızları




Apsny News

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu