Politika

Çöpler altın madeninde tehlike geçmedi


MESUDE ERŞAN

@mesudersan

mesudeersan@diken.com.tr

Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, Erzincan İliç’teki maden faciasının ‘çevre cinayeti‘ olduğunu söyledi. Karababa, “Burada beklenen bir başka çevre felaketi depremle atık baraj gölünün yıkılma olasılığı” dedi.

Fotoğraf: TRT Haber

13 Şubat’ta Erzincan İliç’teki Çöpler altın madeninde yığın liç pedinde büyük bir kayma meydana gelmiş, dokuz işçi toprak altında kalmıştı. Maden ABD’li SSR Mining ve Çalık Holding bünyesindeki Lidya Madencilik ortaklığı Anagold tarafından işletiyor. Göçükle beraber başta siyanür olmak üzere çok sayıda zehirli kimyasal içeren milyonlarca metreküp toprak Fırat Havzası’na yayıldı.

Bu ilk felaket değildi. Alınmayan dersler olası başkalarının da habercisi. Sadece 2021-2024 arasında; Artvin- Murgul (Ocak 2021), Balıkesir-Ayvalık (Ocak 2021), Giresun-Şebinkarahisar (Kasım 2021), Balıkesir Ayvalık (Aralık 2021), Mersin-Toroslar (Ocak 2022), Manisa-Gördes’de (Mart 2022) maden kaynaklı çevre felaketleri yaşandı.

Söz konusu maden sahasında, haziran 2022’de siyanür solüsyonu borusu patlamış, tonlarca kimyasal çevreye yayılmıştı. Bu nedenle maden şirketine para cezası (16.4 milyon lira) kesilmiş, faaliyetleri de geçici süreyle durdurulmuştu. Firma gerekli iyileştirmeyi yaptığı öne sürerek, yeniden faaliyete başlamak için bakanlıktan onay almıştı. Karababa “Olay sonrasında maden işletmesi kapatılıp rehabilitasyon yapılsaymış bu felaket de önlenirdi” dedi.

Felaketler zinciri yaşanır

Son kazada da görüldüğü gibi madenlerin kendileri kadar atık barajları da ciddi tehlike. Karababa tehlikenin geçmediğini söyledi: “Çöpler altın madeninin atık baraj gölü depremle yıkılırsa, milyonlarca metreküp toksik (toksik kimyasallar, siyanür bileşikleri ve serbestleşmiş ağır metaller) sıvı neredeyse hiç engelsiz Karasu’ya akacak. Oradan ülkemizdeki Fırat havzası, sonra da Suriye ve Irak’taki havzaları ciddi boyutta kirlenecek. Fırat ekosistemi çökecek.” 

Benzer örnek 2000’de Romanya’da yaşandı. Baia Mare altın madeni işletmesinin atık baraj gölü yıkıldı ve tonlarca toksik atık Karadeniz’e kadar Tuna nehri boyunca yayıldı. Yeraltı suları kirlendi, tonlarca balık öldü.

Kazada siyanür ve başka ağır metallar açığa çıktı. Bunların canlılar ve çevreye yükü ağır. Siyanür ani zehirlenme yapmadı ancak kronik etkileri söz konusu. Karababa ruhsal dengede bozulma, iştahsızlık, guatr ve doğumsal anomalilerin kronik etkileri olacağını söyledi ve şu örneği verdi: “Kışladağ altın madeni işletmesinden 2006’da havaya siyanür karıştı. Arkasından yaklaşık bin 500 kişi hastalandı, 550 kuzu ölü doğdu, canlı doğan kuzularda çok fazla sayıda doğumsal anomali görüldü.”

Dünyada son 25 yılda siyanürün çevreye yayılmasına neden olan 30 büyük kaza yaşandı. Avrupa Parlamentosu 2010’da madencilikte siyanür kullanımını yasakladı. İklim değişikliği nedeniyle giderek sıklaşan aşırı hava olayları ve şiddetli yağışların da bu istenmeyen olayları artırması bekleniyor.

Hava hareketleriyle başka bölgelere de taşınır

Hava, su ve besin yoluyla alınacak ağır metaller de farklı organ ve dokularda kanserler, anemi, diyabet, organlarda işlev bozuklukları (karaciğer, böbrekler, akciğerler gibi), bağışıklık sisteminde bozulma, düşükler ve düşük doğum ağırlıklı bebekler, erkeklerde sperm yapımında ve sperm kalitesinde azalma, kalp-dolaşım sistemi sorunları, hormon bozukluklarına yol açabiliyor. Diğer yandan havaya karışan maddeler hava hareketleriyle başka bölgelere de taşınabiliyor.

Madencilik benzeri kazalar yaşanmadığında da masum değil elbette. Liçlemede kullanılan kimyasal, toprak içindeki arsenik, antimon, kadmiyum, kurşun, civa, çinko gibi ağır metalleri de serbestleştirip zararlı formlara dönüştürüyor. Toksik özellik taşıyan bu metaller soluma, beslenme yoluyla canlı bedeninde birikerek ölüme ve birçok hastalığa neden olabiliyor. Soluma, su ve gıdanın tüketilmesi yoluyla vücuda alınan siyanür ve diğer ağır metaller nedeniyle tüm canlılarda akut ve kronik zehirlenme, kansızlık, kalp yetmezliği, kanser, böbrek yetmezliği, akıl hastalıkları, anormal doğumlar görülebiliyor.

Madencilik ayrıca yoğun toz oluşturan bir sektör. Tozun solunabilir büyüklükteki tanecikleri (10 mikrondan küçükler, özellikle de 2,5 mikrondan küçükler) kanser nedeni. 2013’te Dünya Sağlık Örgütü hava kirliliğini birinci grup kanser nedenleri arasına dahil etti. Kaldı ki toz hava kirleten ögelerin başında geliyor.

Altın yaşamsal bir gereklilik değil

Resmi açıklamalara göre Fırat nehrine sızma olmadı. Ancak maden işletmesi yükselti farkıyla Fırat’ın kolu Karasu’ya çok yakın. Bu nedenle nehre erişme riski çok yüksek. Karababa resmi açıklamaya temkinli bakıyor: “Karışmanın olmadığına ancak ölçümlerin bağımsız kurumlar tarafından yapılması ve sonuçların toplumla açık olarak paylaşılması halinde inandırıcı olabilir. Ayrıca aşırı yağışlar sonucu ve  yeraltı suları ile toksik kimyasalların akarsuya ulaşma riski var. Kirleticiler doğal döngülere girecek. Burada tarım ya hayvancılık yapmak olası değil.”

Peki temiz, güvenli madencilik yapılabilir mi? Karababa bunun mümkün olmadığını söyledi: “Ancak gerekli tüm önlemlerin alındığı ve etkin şekilde düzenli denetlendiği koşullarda riskler azaltılabilir. Ama bu koşullarda bile zarar ancak azaltılmış olur. Bir başka nokta da altın endüstride az kullanılan bir metal. Altın çıkarılması yaşamsal bir gereklilik değil.”

20 yılda 20 kez kanun değişti

Madencilik faaliyetleri gelişmiş ülkelerden gelişmekte ve gelişmemiş ülkelere kaydı. Amerikan, Kanadalı, Alman vs. firmalar yerli ortaklarıyla birlikte faaliyetteler. Az yatırımla, çok kazanmak isteyen sermaye gelişmiş ülkelerdeki çevre yasalarına göre davranma zorunluğu yatırım maliyetini artırıyor. Ayrıca işgücü maliyeti de Türkiye gibi ülkelerde çok ucuz. Bunlara ek olarak da yatırımlarında çevresel ve sağlık maliyetleri de olmayınca az sermayeyle çok kar elde etmenin mümkün olduğunu anlatan Karababa şöyle konuştu: “İşin bir başka yönü de bizim gibi ülkelerde yasaların uygulanmasına dair sorunlar ve yönetimlerin yabancı sermaye akışını artırmak için yürüttükleri kayırmacı politikalar. Ülkemizde Çevresel Etki Değerlendirmesi süreçlerini yakından izlediğimizde, ilgili bakanlığın ve valiliklerin nasıl sermaye yanında yer aldıkları ve şirketleri koruduklarını görebiliyoruz. Türkiye’de son 20 yılda madencilik kanununun kaç defa değiştirildiği (en az 20) ve yapılan değişikliklerin de toplumu ve doğayı korumaktan ne denli uzak olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ülkemizde yatırım yapmaları çok doğal. Tüm bu nedenlerle bir ons altını 350-450 dolara mal edip, dört beş katına satabiliyorlar. Bir başka konu da ülkemizde kolluk güçleri de vatandaşa karşı şirketleri koruyor. Siz olsanız bu koşullarda Türkiye’ye madencilik alanında yatırım yapmak için gelmez misiniz?”

Altın madenciliği yapılmamalı

Türkiye’de madencilik faaliyetine karşı olanlar, Türkiye ekonomisinin buna ihtiyacı olduğu savıyla ‘vatan hainliğiyle’ bile suçlanabiliyor. Karababa, altın madenciliğiyle ilgili tartışmalarda kazancın konuşulmasını doğru bulmuyor: “Çıkarılırken doğaya bunca zararı olan bir elementin yerli veya yabancı şirketler tarafından çıkarılması bana göre tartışılacak bir konu değil. Çıkarılmaması gerekir. Bunun dışında ülkemiz ekonomisine de önemli bir katkısı yok. Özellikle de çevre ve canlı sağlığına olumsuz etkilerinin parasal değeri hesaplandığında, zararlar ağır basıyor. Sağlık verileri düzgün toplansa ve toplumla, uzmanlarla paylaşılsa ve belirttiğim maliyetler hesaplansa, her şey net görülür. Sonuç olarak kazanan sermaye oluyor.”

Tekrar Çöpler altın madenine dönecek olursak Karababa bugüne kadar alınan önlemlerin yeterli olmadığını söylüyor. En başta alınacak önlemin maden işletmesinin bir daha açılmamak üzere kapatılması olduğunu belirten Karababa şöyle devam etti: “Diğer önlemler mühendislerin alanına giriyor. Madenler kapandıktan sonra çevreyi etkilemeye devam ediyor. Altın madenciliğinde siyanür liçi yapılan cevher yığınları (İliç’te bir bölümü yıkıldı), maden işletme alanına yığılan pasa dağları ve atık baraj gölü onlarca yıl orada kalacak ve toksik kimyasalları, ağır metalleri çevreye yaymaya devam edecek. Bu nedenle çok uzun yıllar yaşama, doğaya zarar vermeyi sürdürecek. Ayrıca ülkemizde işletme süreci sona eren madenlerde sağlıklı bir rehabilitasyon sürecinin gerçekleştirildiği söylenemez.”

İller madencilere açılmış

Karababa madenlerin ormanları da yok ettiğini hatırlattı. İkim krizi günümüzün en önemli çevre sorunu. Ormanlarsa iklim krizine neden gazlardan karbondioksitin yutak alanları. 2013-2022 arasındaki 10 yıllık dönemde madencilik için 25 bin 556 farklı ruhsat işlemi sonucu tahsis edilen orman alanı 103 bin 620 hektar. Bu rakam da zararın boyutunu gösteriyor.

Hükümetin sermayenin önünü nasıl açtığını gösteren bir başka önemli veri de şöyle:

29 ilimizin yüzölçümü olarak yüzde 67’si dördüncü grup madenlere ruhsatlandırılmış. Gümüşhane’nin yüzde 93’ü, Kütahya’nın yüzde 92’si, Giresun’un yüzde 85’i, Rize’nin yüzde 82’si, Uşak’ın yüzde 80’i, Çanakkale-Balıkesir (Kaz Dağları) yüzde 79’u, Trabzon’un yüzde 77’si, Ordu’nun yüzde 74’ü, Zonguldak-Bartın’ın yüzde 72’si, Artvin, Eskişehir’in yüzde 71’i, İzmir’in yüzde 70’i, Bayburt, Sivas, Tekirdağ-Kırklareli’nin yüzde 65’i, Erzurum’un yüzde 63’ü, Muğla’nın yüzde 59’u, Kahramanmaraş’ın yüzde 58’i, Afyonkarahisar, Erzincan-Tunceli’nin yüzde 52’si, Tokat’ın yüzde 46’sı, Karaman’ın yüzde 38’i ve Siirt-Şırnak-Batman’ın yüzde 34’ü dördüncü grup madencilik faaliyetlerine ruhsatlı.

TEMA: İliç’te siyanür içeren milyonlarca metreküp toprak Fırat Havzası’na karıştı

İliç’te maden faciası: Gözaltı sayısı sekize çıktı
Siyanürlü sahada toprak kayması: ‘Vali ve savcılar şirketin CEO’su gibiydi’
Erzincan’da altın madeninde toprak kayması: Dokuz kişiye ulaşılamıyor
Altın madeninde toprak kayması: Valiye göre Fırat Nehri’ne sızma yok
Dokuz kişinin toprak altında kaldığı madenin sahibi şirket şöyle övünmüş: İş yerlerimizde ölüm, yaralanma ve meslek hastalıkları meydana gelmez
Siyanür meselesi: İçişleri bakanı topu adalet bakanına attı, belediye başkanı ‘Bilgim yok’ dedi
Erzincan’da altın madeninin borusu patladı: ‘Fırat Nehri’ne siyanür aktı’




Apsny News

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu