Politika

‘Sessiz pandemi’ hız kesmiyor – Diken


MESUDE DEMİR

Türkiye’de 12 milyon diyabetli var. Her 10 yılda bir, diyabet yüzde 100 artıyor. Bizdeki diyabet artış hızı, dünya ortalamasının yaklaşık iki, Avrupa’nın ise üç katı. Endokrinoloji ve metabolizma uzmanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, ülkedeki 45 yaş altı kalp krizlerinin arkasında preklinik diyabet (gizli şeker) ve insülin direncinin bulunduğu söyledi.

Fotoğraf: AA

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) diyabeti ‘sessiz pandemi’ olarak isimlendiriyor. Çünkü tüm ülkelerde büyük hızla artıyor. Hastalığı artıran en önemli faktör, sanayileşme ve teknolojinin ilerlemesiyle gelişen yeni yaşam modeli. Pek çok yenilik yaşamımızı kolaylaştırdı. Ancak kilo artışı, hareketsizlik de peşi sıra geldi. Geleneksel beslenme alışkanlarının yerini hızlı tüketilen, yüksek kalorili yemekler aldı. Binlerce çeşit abur cuburu saymıyorum bile.


Bütün organları etkiliyor

Tüm bu faktörlere stresin de eklendiğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti: “Diyabete halk arasında ‘şeker’ dense de iyi izlenmediği zaman çok ciddi sorunlara yol açıyor. Diyabetin en önemli komplikasyonu damar hasarı. Dolayısıyla damarlanması olan bütün organlarda hasar yapıyor.”

Acıbadem Uluslararası Diyabet Yüksek Teknoloji Merkezi Koordinatörü Yılmaz, ekibiyle birlikte düzenlediği basın toplantısında diyabetin en fazla ölüme neden olan kalp ve damar hastalıklarının da bir numaralı sebebi olduğunu söyledi: “45 yaş altı enfarktüsler son 10 yılda olağanüstü arttı. Bunların hepsinin arkasında preklinik diyabet, insülin direnci var. Hipertansiyonun, obezitenin, trafik kazaları dışındaki bacak amputasyonlarının, körlüğün de bir bir numaralı sebebi yine diyabet. Kronik böbrek yetersizliği nedeniyle hastanede yatan her iki hastadan biri diyabetli.”

İyi yönetilen diyabet hasar yapmıyor

Diyabetin iyi izlenmesi, gereken dikkatin gösterilmesi ve kontrolü halinde olası hasarların önüne geçilebiliyor. Kendi asistanlık yıllarında 20 yıllık diyabet hastalarının bütün organlarında hasarlar geliştiğini anlatan Yılmaz, “Şimdi diyabetin, 20, 30, 40’ıncı yılında organ hasarı olduğu zaman nerede hata yaptık diyoruz” dedi.

Diyabet alanındaki teknoloji özellikle son 10 yılda çok hızlı arttı. Birkaç dakika arayla glukozu sürekli ölçen sistemler (CGM), parmağı delerek ölçümün yerini alıyor. Bu yeni teknolojilerin verileri dünyanın her yerinden, mobil telefon üzerinden izlenebiliyor.  Yılmaz, “Klasik diyabet uygulamaları artık tarih oluyor” dedi.

Pankreası taklit eden sistemler var

Yılmazın verdiği bilgiye göre, diyabette teknoloji kullanımı çok zayıf. Halen kan şekeri ölçümü klasik parmak delme yöntemiyle, insülin enjeksiyonu da insülin kalemiyle yapılıyor. Oysa CGM sistemlerle, hasta, izni olduğu takdirde diyabet ekibi tarafından 24 saat takip altında olabiliyor. Bu cihazlar ani kan şekeri düşüklüğünde (hipoglisemi) veya ani kan şekeri yüksekliğinde hasta ve yakınlarına ya da sağlık ekibine uyarı gönderebiliyor. Sağlıklı insan pankreasının insülin salgı dinamiğine en yakın olan sistem ise sürekli insülin infüzyon pompa sistemleri. İnsülin pompaları, kablolu insülin pompaları ve yeni kuşak cilde yapışan patch pumplar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Bu sistemlerle insan pankreası gibi en az 3 gün enjeksiyon yapmadan bazal ve bolus insülini uzaktan kumanda ile vermek mümkün.

Büyüme ve ergenlik, çocuk endokrinolojisi uzmanı Prof. Dr. Serap Semiz, söz konusu yeni teknolojilerin çocuklar için öneminin büyük olduğunu söyledi. Çocuk hastaların günde en az 4-5 kez insülin enjeksiyonu yapmak, en az 7-9 kez kan şekeri ölçmek zorunda kaldıklarını belirten Semiz, yeni teknolojilere tümünün ulaşması gerektiğini ifade etti.


Apsny News

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu