Sağlık

Olması gerekenin iki katı şeker var!



Büyük, parlak renkli plastik bir bardağın kapağına bir pipet sokun, küçük tapyoka incilerini karıştırın ve tamamdır! 

Artık Bubble Tea’nin (inci çayı, tapyoka çayı) tadını çıkarabilirsiniz. Tayvan’da ortaya çıkan bu içecek Fransa’nın sokaklarına kadar ulaştı. 1980’li yıllarda Tayvan’da ortaya çıkan bu içecek, Asya kültürünün sembollerinden bir haline geldi ve Avrupa’da gittikçe daha fazla genç tarafından beğenilir olmaya başladı.

Paris’in birinci bölgesindeki TeaYammi mağazasının kurucu ortağı olan Tsai, şaşırmış bir şekilde, “Covid’den önce müşterilerimin yüzde 60-70’si Asyalıydı. Salgın sonrasında ise tam tersi oldu: Şimdi yüzde 60 Avrupalılar, yüzde 40 Asyalılar” diyor.

Müşteri yapısındaki bu değişim, dükkânın cirosunu da artırdı. Tsai, “Bugün gelirimiz ayda 50 bin euro civarında. 2018’de bu rakam 15-20 bin euro’ydu” diye ekliyor.

Dükkanın kârı beş yıl içinde iki katına çıkmış. Aynı durum Paris bölgesindeki ikinci bir Bubble Tea dükkanı olan Laïzé için de geçerli. Laïzé’nin gelirleri istikrarlı bir şekilde artmış ve rekabet onu etkilememiş. 

2021’den bu yana ünlü tapyoka incisi içeceğini sunan dükkanlarda bir patlama olduğunu fark eden çay salonunun kurucusu, “Daha az rekabet olsaydı, belki büyüme daha hızlı olurdu” diyor.

Laïzé’nin kurucularından Jody Liu, “Bubble Tea’nin halihazırda Avrupa’daki restoran sektöründe gerçekten bir trend olduğunu çok iyi biliyoruz” diyor. 

Bu eğilime ayak uydurmak için bazı uzman olmayan dükkânlar da bu ünlü Asya içeceğini satıyor. 

Liu, “Bunu yapmaya başlayan bir yoğurtçu var. Hangi aromayı istediğini soruyor ve mango, şurup ve suyu karıştırıyor. Bu Bubble Tea değil” diyerek, “bu içecekle doğmuş” olan TeaYammi’nin kurucusunu eleştiriyor.

Beslenme uzmanları alarm veriyor

Ancak beslenme uzmanları alarm veriyor. Diyetisyen ve beslenme uzmanı olan Lauren Jacquin’in görüşleri net: “Bubble Tea’nin imajından hiç hoşlanmıyorum. Çaydan dolayı insanlar bunun ‘sağlıklı’ bir içecek olduğunu düşünüyor, ancak aşırı tatlı” diyor.

Channels News Asia tarafından yayınlanan bir araştırma, bu içeceğin şeker içeriğinin koladan daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. 

Lauren Jacquin, “Bir bardak Bubble Tea, yaklaşık 92 gram şeker içeriyor, oysa Dünya Sağlık Örgütü günde en fazla 50 gram tavsiye ediyor” diye ekliyor.

Lauren Jacquin, küçük topların yapımında kullanılan tapyokanın glisemik indeksinin “100’de 85 gram gibi yüksek bir değerde olduğunu, halihazırda eleştirilen ekmeğin ise 70 gram olduğunu” sözlerine ekliyor. Dahası, Bubble Tea olarak tanıtılan bazı içecekler tapyoka incileri değil, jelatinleştirilmiş meyve incileri içeriyor. Bu nedenle en azından “en renkli olanlardan kaçınılmasını” tavsiye ediyor.

“Çocuklar için renklendiricilerden kaçının”

Şeker miktarı tarife ve kullanılan malzemelere bağlı. Diyetisyen, “Sorun, malzemelerin bulunmasının zor olması” diye ekliyor. “J’aime le Bubble Tea” toptancısının etiketlerine baktığında sonuçlar hiç de iyi değil! 

Liçi içeceğinin ilk üç içeriği şekerden başka bir şey içermiyor (meyve suyu, fruktoz, su ve şeker). 

Diyetisyen, “Sorun çay değil, şuruplar ve renklendiriciler açısından eklenenler. Özellikle de her ikisi de Bubble Tea’de bulunan turuncu sarı SE 110 veya allura kırmızısı E129 gibi bazıları çocukların konsantrasyonu için zararlı” diye açıklıyor.

Laïzé’den Jody Liu, eleştiriler karşısında, “içeceğin imajını iyileştirmeye” hevesli. Aslen Tayvanlı olan genç kadın, “başlangıçta bunun sadece soğuk çay olduğuna” dikkat çekiyor ve “Bubble Tea’nin tek bir versiyonu yok” diye ısrar ediyor. 

Dükkânı kaliteli ürünlerine güveniyor, içeceğini müşterilerine uyarlamaya çalışıyor ve az şekerli versiyonlar üretiyor. Örneğin yüzde 30 şekerli bir Bubble Tea sipariş etmek mümkün. 

TeaYammi’nin kurucusu bu konuda şunları söylüyor: “Bu durumda hiç şeker eklemiyoruz. Sadece biraz şurup çünkü meyve yeterince güçlü değil. Tayvan’dan ithal edilen çay ve kremalı toz yerine Fransız sütü kullanıyoruz. Biz mantıklı insanlarız!”

 

Kaynak: Ajans Bizim


Apsny News

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu